8 Nisan 2009

Türkiye'de sanata ve sanatçıya verilen önem


Hepimizin bildiği gibi sanat, insanlığın en önemli ve en değerli bir olgusudur. Bu olguyu yaşatan ya da yaşatmaya çalışan insanlara sanatçı denmektedir.

Sanat, ayrı dilde, ayrı dinde ve ayrı ırkta olan insanları ortak bir platformda birleştirebilen mucizevi bir anlatımdır.

Sanat dünyası oldukça geniştir. Tanımadığınız, adını bile duymadığınız halkların yaşama ve doğaya adını sonsuza dek yaşatabilen tek kaynaktır.

Sanat okulları ve sanat enstitüleri, sanata ilgi duyan insanları buluşturan ve gelecek nesile nitelikli ve özgün sanatçılar yetiştiren önemli kuruluşlardır.

Sanat ve sanatçı, yaşatılması gereken oldukça önemli bir olgudur. Dünyada, özellikle Batılı ülkelerde, sanat ve sanatçı en değerli insanlar ve topluluklar arasında yer alır.

Ne var ki ülkemizde sanat ve sanatçı kavramları ya tam anlaşılamamakta ya da gereken önem yeterince verilmemektedir.

Cumhuriyet'ten önce oldukça kısıtlı ve belirli zümrelere hizmet eden sanat, yeterince değer görmemiş ve çok az gelişebilmiştir. Cumhuriyet'in kuruluşuyla birlikte, Atatürk önderliğinde sanat ve sanatçı kavramları yeniden ele alınmış ve Modern Türk Sanatlar'ında büyük bir değişim ve gelişim yaşanmıştır.

Atatürk ile birlikte oldukça ilerleyen güzel sanatlar, birçok alanda ülkenin aydınlanmasına ve gelişmesine önayak olmuştur. Ülkenin her yerinde açılan sanat okulları ve güzel sanat fakülteleri, bu aydınlanmada kendine önemli misyonlar yüklemiştir. Güzel sanatların gelişmesi ve yaşatılması, ülkenin en önemli sorunlarından biri olan eğitimin modernleştirilmesiyle mümkün olduğundan, Atatürk, öncelikle 3 Mart 1924 tarihinde Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nu çıkarmış, eğitimin laikleşmesinin ve modernleşmesinin yolunu açmıştır.

Daha sonraki dönemlerde hızla değişen ve iyileşen güzel sanat liseleri ve fakülteler, günümüzde de hala sanatkar yetiştirmektedir.

Atatürk'ten sonraki dönemlerde, özellikle İnönü zamanında bu iyileştirmeler sürdürülmüştür.

Şu an yaşadığımız dönemde ise, Geleneksel Türk sanatları unutulmaya yüz tutmuştur. Birçok sanat dalı ya çok kısıtlı imkanlarla yaşatılmaya çalışılmakta ya da tamamen unutulmuştur.

Günümüz Türkiye'si sanata ve sanatçıya, diğer Batılı ülkelerde olduğunun aksine, yeterince önem ve ilgi göstermemektedir.

Hangi ilimizde kaç tane müze bulunmaktadır? Bu müzeleri kimler ne kadar ziyaret etmektedir? Sergiler, tiyatrolar, operalar ve baleler gibi sanatsal faaliyetler Anadolu'da ne kadar sıklıkla yapılmaktadır? Türkiye'de heykelleriyle, sanata verdiği önemle ad yapmış kaç tane il vardır?

Sanırız ki yukarıdaki soruların cevapları hiçbirimizi tatmin etmeyecektir.

Bununla birlikte, heykelciliğin Batının dayatması olarak gören ya da dini inançlarımıza aykırı olarak tanımlayan insanlar da bu ülkede yaşamaktadır.

Orta çağın karanlık izlerini 2009'da ülkemizde görmek çok yazıktır.

Her şeye rağmen ülkemizde sanat adına yüzümüzü güldüren gelişmeler yok değildir.

Mesela Eskişehir...

Sanata ve sanatçıya verdiği önemle herkes tarafından taktir gören Yılmaz Büyükerşen, Batı ülkelerini bile kıskandıran gelişmeyle Eskişehir ilini Türkiye'de sanat adına yaşanası bir il haline getirmiştir.

Büyükerşen gibi sanat önderlerinin ülkemizin her köşesinde sanatı ve sanatçıyı koruyan ve kollayan siyasetçilerin olmasını temenni ederiz.

Bu yazıyı da okuyunuz:

Atatürk ve Sanat

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Sitede Ara:

Özel Arama

İletişim

Her türlü öneri, istek, şikayet veya diğer konuları iletişim sayfamıza: http://ahsapiletisim.blogspot.com ' a yazınız. Yazılarınız bizim için önemlidir.

Ahşap Oymacılığı Arşivi

İzleyiciler

  © Ahşap Oymacılığı Ali Uğur ŞİMŞEK Reklam ve E-satış önerileriniz için tıklayınız 2009-2013

YUKARI